15 Ağustos 2011 Pazartesi

SEVİNSEM Mİ? ÜZÜLSEM Mİ?

''Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Müslümana fenâlık, hastalık, keder, hüzün, ezâ, iç sıkıntısı ârız olmaz, hattâ vücûduna bir diken batırılmaz; ancak Allahu Teâlâ bu musûbetlerden birisi sebebiyle o müslümanın suçlarını ve günahlarıını örter, bastırır.'' Demiş nebiler nebisi sav. herhangi bir ağrımda, sızımda, hatta durduk yere içim sıkıldığında, mutfaktaki sakarlıklarımda, bugün kü gibi sürekli bıçak kesiklerimde, hatırıma Efendimin sav bu sözü gelir, mutlu olur, hatta o acı bana tatlı gelirdi. Lakin sonrada şu ayeti;
''Başınıza gelen her musîbet, işlediğiniz günahlar (ihmal ve kusurlarınız) sebebiyledir, hatta Allah günahlarınızın çoğunu da affeder.'' ŞÛRÂ - 30 okuduktan sonra daha da çok hüzün basmaya başlıyor. Rahmet öyle büyük ki akıl idrak etmekten acizken, bu sıyrık kesikler bile rahmet süzgecinden geçmişken insan hayıflanıyor. Ben nasıl bir saygısızlık yaptım ki rabbime diye utançla kıvranıyorum. Sevinsem mi? üzülsem mi?  Havf (korku) ve reca(ümit) dengesini iyi tutturmalı insan, zira şeytan hali hazırda bekliyor. Derken karşıma çıkan hadis beni yine mutlu etmeye yetiyor. 
"Hak teâlâ buyurdu ki, kulumun, günâhı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim."

(Tirmizî)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder